Tanışma konuşma metni

Ahmet - Merhaba! [Hello!] Diana - Merhaba! [Hello!] Ahmet - Benim adım Ahmet. Sizin adınız ne? [My name is Ahmet. What's your name?] Diana - Benim adım.
Table of contents

Yine, tabii bütün dönemlerde öyle ama ben kendi dönemimi söyleyebilirim, çok önem verdiğimiz bu iki husustur: teknik yetenek ve kapasitesini Türkiye'de en üst seviyede tutmak demektir.

Gezinti menüsü

Bunun için de tabii en önemli şey genç elemanların buraya kazandırılması, burada tutulması; inanılmaz gayret sarf edilmiştir bununla ilgili olarak. Ben bunun sonuçlarının şimdi eskiden daha iyi olduğunu duyuyorum, görüyorum. Tabii büyük bir memnuniyet duyuyorum ondan da. Çünkü bütün bu işler esasında yetenekli ve kabiliyetli genç insanların burada tutulmasıyla ilgilidir.

Hazırlıksız Konuşmalar

Bununla ilgili birazdan bir küçük anımı daha anlatacağım sizlere. Şimdi efendim, teknik detaylar var, ben onlara değinmeyeceğim. Birkaç tane hatıra var, onları sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk defa Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir üniversitenin araştırma kurumuna Maliye Bakanlığı bu parayı getirip koydu. O para geldi.

Eğitim Bir Sen Horasan Temsilciliği Tanışma Toplantısı Düzenledi - Haber

Biz de ihaleye çıkıyorduk. Attila Bey çok iyi hatırlayacak. O komisyonda bulunan arkadaşlarımız çok iyi hatırlayacak. Arkadaşlarımız gece gündüz çalışıyorlar, fakat çok karmaşık, kompleks bir olay, eski makineleri atacağız, yerine o server'ları koyacağız. Ve o server'lar eskiden önemli olan sayısal işlem yerine, bundan sonra artık internetten hizmet verecek. O içeride, birazdan belki görecek miyiz bilmiyorum, koca salon, tabii bütün o makineler için oluşturulmuş olan salon şöyle birkaç makineye indi.

Salonun geri kalanının ne olacağı bilinemedi. Bütün o çabalar arasında Sayın Cengiz Erol da, eski Rektör Danışmanı, biz beraber çalışıyoruz, ben mali işlerden de sorumluyum, o da işte finans işlerinden sorumlu, bu para Türk Lirası olarak duruyor bizim şeyde. İhale sürüyor. Her defasında firmalar gidip geldi. Daha hâlâ sürüyor ihale, çünkü bazı şeyleri tamamlayamadık. Bir gün bir karar verdik. Dolar çıkmış. Dolara çevirelim mi, çevirmeyelim mi? Dolar böyle bir gün çıkıyor, bir gün iniyor.

Neticede bir karar verdik, dedi ki, paraya dolara çevirdiğimiz zaman bununla bu makineleri alabiliyorsak o zaman yapalım. Büyük risk aldık. Tabii şunu biliyorduk; dolar ondan sonra düşseydi her hâlde üniversite camiası bizi asabilirdi. Ama, şansımız yaver gitti. Benim bir arkadaşım var bu işlerle çok yakın haşır neşir olan. O bana o zamanlar anlatıyordu, diyordu ki, yahu Amerika'daki hisse senetlerinden al. Ben tabii hiç fark etmemiştim o dönemde. Sonra kendisine yıllar sonra sordum, dedim ki, sen aldın mı?

Yok, dedi, ben almadım ama dayım aldı, Amerika'da milyoner oldu dedi. En sonra bir şey daha anlatayım. Bu da belki genç arkadaşlarımız açısından ilginç olabilir. Daha sonra, demin Attila Beyin özetlediği o servis sağlayıcı işine girdi üniversite. O yazılım şirketini servis sağlayıcı biçimine dönüştürdük, ana ilkesi o oldu.

Özel tanışma uygulaması görüntülü konuşma

Zaman zaman da Bilgi İşlem Dairesiyle yazılım şirketi arasında önemli pürüzler çıktı. Onları hep beraber çözdük. Internetin dünya üzerinde sanal olarak müthiş fiyat fırlaması olduğu bir dönem. Biz aramızda yaptığımız değerlendirmelerle, Sayın Rektörle ve diğer arkadaşlarımızla bu işin böyle sürmeyeceğini biraz kestirmiştik, yani bu fiyatlar biraz fazla yüksek, bu iş söyle gitmez diye. Nitekim sağdan soldan bazı firmalar geldiler baktılar, geliyorlar, nerede bunlar?

İşte Bilgi İşlem Dairesinde üç tane makine var. Geliyor onlara bakıyorlar. Sonra ODTÜ yazılıma gidiyorlar, beş tane sandalye, üç tane masa. Ne kadar bunun fiyatı? Biz galiba ilk başta 2 milyon dolar para istiyorduk yanılmıyorsam. Hatta 2. Geldiler baktılar holdingler.

İz Bırakan Konuşmalar

Sonra bu patlama sırasında işte Vakıfbank bize dedi ki, ben bunu almak istiyorum, ne olur? Biz de olmayacak bir fiyat söyleyelim dedik, 5 milyon dolar ve 5 milyon doları o gün kabul ettiler. Üniversitemize de büyük bir katkı sağladı.

Fakat sonra, ben bir süre temsil ettim orada ODTÜ Geliştirme Vakfını, oradakilerin havası dünyanın genel havasına uymuş bir biçimde, dediler ki, biz bu şirketleri, işte bir-iki sene içerisinde Türkiye'nin en en önde gelen 3 Internet servis sağlayıcılarından biri hâline getireceğiz, milyar dolarlık cirosu olacak. Yüzde 80'ini 5 milyon dolara satmıştık. Sonra bunun da yetmeyeceğini düşünüp, yanılmıyorsam şimdi o yüzde 5'e filan düştü değil mi?

Bu da güzel bir anı. Aslında tabii bu şu açıdan önemli; bilgiye dayalı bir ekspertiziniz olduğu zaman, ki sonunda o 5 milyon doları onun için vermişlerdi, bilgiye dayalı bir ekspertize inanılmaz paralar ödenebiliyor. Bu her zaman böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak. Yakın tarihimizde gerçekleşmiş çok önemli bir gelişme konusunda, bu süreçte rol almış kişilerin tarihe not düşmek bağlamında bir araya geldikleri bu önemli toplantıya katılmak ve konuşma yapmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Konu çok önemli ve bilim teknoloji sistemimiz için bir kuantum sıçraması niteliğinde.

Ülkemizde sistemin nasıl işlediği hakkında bir saptama yaparak başlamak istiyorum. Bunu hakkaniyet açısından da yapmayı gerekli görüyorum. Ülkemizde çağdaşlaşma adına epeyce uzun yol alınmış olsa bile, kurumsallaşmalar tam anlamıyla gerçekleşmediği için, günümüzde büyük atılımlar çoğu kez bazı kişilerin bireysel gayretlerinin eseri olmak zorunda.


  • arkadaş olma siteleri.
  • polonyaca tanışma.
  • İngilizce Zamanlar.

Umuyorum çok uzak olmayan bir gelecekte, Türkiye'de kurumlar yapmaları gerekenleri doğal gelişim süreçleri içinde yapar hâle gelecekler. Şu anda altını çizmek istediğim nokta, Bilim-Teknoloji sistemi kurumsallaşmasını sağlayamamış ülkemizde, İnternetin Türkiye'ye getiriliş sürecinin, tam anlamıyla bu tür bir gelişme olduğu. Değerli dostum Kemal Gürüz'e selam gönderiyorum buradan. Çünkü bu olayın başarısında, Kemal Gürüz'le beraber çalıştığımız o ilginç yılların, yıllarının, misyoner heyecanının ve Gürüz'ün vizyonu ve hızla kavrama ve hızla karar verme yetisinin büyük rolü olduğunu düşünüyorum.

O günlerde Internet'in Türkiye'ye getirilişi, çok önemli iki başka gelişme ile hemzamanlı olarak gerçekleşmiştir. Bunlardan ilki, merkezi bir ulusal araştırma bütçesinin oluşturulması ve işletilmesi bağlamında atılan önemli adımdı. Bu, Türkiye için bir paradigma değişikliği anlamına gelmekteydi.

Türkiye'de araştırma-geliştirmelerin desteklenmesi, o günlerde tuhaf bir biçimde iki başlı olarak yürüyordu. Bir de, Devlet Planlama Teşkilatının nedenini anlayamadığımız bir şekilde böyle bir programa ortak olması ve sonradan üniversiteler araştırma projesi diye adlandırılan bir programı yürütmeye çalışmaları. Tabii bu olayı tam hakkıyla değerlendirmek ve eleştirmek için burası doğru platform değil. Bunu çok iyi biliyorum; ama sürecin arka fonunu tam olarak yansıtabilmek için bahsediyorum.

Araştırma ve teknolojik geliştirme faaliyetleri nasıl uzmanlık işiyse buna yönelik fon ve proje yönetimi de aynı şekilde uzmanlık gerektirir. Özellikle bu kapsamdaki evrensel ölçeklerde işbirliğini içeren çalışmalar gerçek anlamda uzmanlık işidir. Ve biz göreve başladığımız yıllarda, ki 91'in başıydı, yoğun çabalarla ve çok değerli bir siyasetçimizin, merhum Adnan Kahveci'den bahsediyorum, de büyük yardımıyla, bu işi tek elden TÜBİTAK üzerinde toplamak başarısını gösterdik. Böylece, rutin destek faaliyetlerimizdeki rahatlamanın yanı sıra, ülkenin öncelikli alanlarında ve Türkiye ölçeklerine göre mega sayılabilecek bazı yeni program ve projeleri başlatıp yönetebilecek ek bir kaynağa sahip olmuştuk.